İçeriğe geç

Besinlerde en çok ne bulunur ?

Besinlerde En Çok Ne Bulunur? Sağlık mı, Tüketim Kültürü mü?

Yemek, yaşamak için değil, bazen sadece yemek için yenir. Bu, benim gibi sosyal medyada her gün yemek fotoğraflarıyla karşılaşıp, “Bu insanlar neyi düşünüyor?” diye sorgulayan birinin bakış açısı. İzmir’in sıcak yaz akşamlarında çarşıda gezinirken, raflarda çeşit çeşit paketli ürünlerin arasında, “besinlerde en çok ne bulunur?” sorusu sürekli kafamda dönüp duruyor. Eğer bir anlık sağlıklı beslenme kafasına girmediyseniz, pek çoğumuzun cevabı aslında çok basit: Şeker, yağ, tuz ve işlenmiş gıda. Evet, bu kadar basit. Ama işin içine sağlık, beslenme alışkanlıkları ve toplumdaki tüketim kültürünü katınca işler karışıyor. Şimdi, hep birlikte bunun güçlü ve zayıf yönlerine göz atalım.

Besinlerde En Çok Bulunan Şey: Şeker, Tuz, Yağ ve İşlenmiş Gıda

Bugün gıda endüstrisi her şeyden önce hız üzerine kurulu. Yani, markette bir ürün almak için raflara bakmanız neredeyse 10 saniye sürüyor. Her şey hazır, her şey hızlı. Ama burada önemli bir soru var: Hızlı olan her şey sağlıklı mi? Pek de değil. Besinlerde en çok ne bulunur? derseniz, cevabım şu: Şeker, tuz ve yağ… Bunun dışında işlenmiş gıda, konserveler, katkı maddeleri ve tatlandırıcılar da ciddi şekilde mutfaklarımızda yer buluyor.

İlk bakışta, evet, şeker ve tuzun aslında vücudun gereksinim duyduğu şeyler olduğunu kabul ediyorum. Ancak, tüketim oranları bu gereksinimi çoktan aşmış durumda. Sosyal medya üzerinde yapılan sağlıklı beslenme çağrıları, fast food’un öne çıktığı, aşırı şekerli içeceklerin tüketildiği bir toplumda, insanlar ne kadar dikkatli olursa olsun, vücutlarını iyileştirmek için gösterdikleri çabaların neredeyse her gün biraz daha erozyona uğradığını görmek zor oluyor.

Ve tabii ki, buradan şunu söylemeden geçemeyeceğim: İşlenmiş gıda deyince aklıma gelen ilk şeyler marketlerdeki rengarenk paketler ve içinde bir dünya kimyasal barındıran besinler. Mesela bir bisküvi alırken, etiketine bakıyor muyuz? “Bu kadar şeker, bu kadar yağ ve bir o kadar katkı maddesi var!” Sadece tuzlu atıştırmalıklarda bile günde 3-4 paket tüketen bir toplum olarak, nereye gidiyoruz?

Sosyal Adalet ve Tüketim Kültürü: Sağlıklı Beslenme Herkes İçin Erişilebilir mi?

Bundan sonrası biraz daha tartışmalı. Çünkü sağlık, sadece ne yediğinizle değil, neye sahip olduğunuzla da ilgilidir. Yani, sağlıklı beslenme, ekonomik bir mesele de olmalı. İzmir gibi büyük şehirlerde, sağlıklı ürünlere ulaşmak, bazen cebinizi yakabilir. Kısacası, sağlıklı gıdalara ulaşmak her zaman kolay değil ve çoğu insanın en çok tercih ettiği seçenekler, genellikle hızlı ve ucuz olanlardır.

Hadi gelin, örnek vereyim. Günübirlik alışveriş yaparken marketteki organik ürünleri görüyorum ve etiket fiyatları, bazen maaşımın %20’sini bile geçebiliyor. Bu noktada soruyorum: “Sağlıklı beslenme, zenginlerin hakkı mı?” Pek çoğumuz, ne yazık ki sağlıklı beslenmek için gerekli bütçeye sahip değiliz. Herkesin aldığı gıda aynı mı? Tabii ki hayır. Ekonomik durumu iyi olanlar, organik sebzeleri seçerken, daha düşük gelirli bireyler hazır çorba ya da abur cubur gibi gıdalara yöneliyor. Sosyal adalet, beslenme konusunda eşitsizlik yaratıyor. Peki ya bu durum toplum sağlığını nasıl etkiliyor?

Bunun yanında, gıda israfı da ayrı bir tartışma konusu. Zengin toplumlarda çok fazla gıda israfı olurken, düşük gelirli bireyler temel besinlere ulaşmada zorluk yaşıyorlar. Sosyal medya, bu konuda da bazen oldukça çelişkili bir rol oynuyor. Bir yanda organik ve sağlıklı beslenme trendleri yükselirken, diğer yanda gıda israfına karşı farkındalık yaratmaya çalışan kampanyalar var. Fakat, bu kampanyalar çoğunlukla sadece belli bir kesime hitap ediyor. İçinde şeker, tuz, yağ bulunan hızlı ve ucuz yiyecekler, daha geniş bir kesimin günlük yaşamını şekillendiriyor.

Tüketim Kültürü ve Modern Dünya: Besinlerde Ne Var, Ne Olmalı?

Biraz da tüketim kültürü üzerine konuşalım. Düşünsenize, her gün yediğimiz yiyeceklerin aslında sadece lezzet arayışı değil, aynı zamanda bir statü göstergesi haline geldiği bir dünyada yaşıyoruz. Bir restoranın menüsüne göz attığınızda, hangi yemeklerin daha pahalı olduğunu görmek, toplumun ne kadar sosyal statü ile ilişkilendirdiği bir konuya işaret ediyor. Hızlı yiyecekler ve abur cuburlar sadece günümüzün değil, geleceğimizin de yansıması. Market raflarındaki cipsler, tatlılar ve paketli gıdalar, sosyal medyada “trend” olan diyetlerden çok daha fazla ilgi görüyor.

Bir yandan, sağlıklı yaşamla ilgili sürekli teşvik edilen mesajları duyarken, diğer yandan işlenmiş ve ucuz gıdalara olan ilgi artıyor. Bu çelişkili durum, toplumun sağlıklı beslenme konusunda ne kadar çelişkili ve karmaşık bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor. Herkes sağlıklı olmak istiyor ama kimse bu yolun aslında süreklilik isteyen bir yol olduğunu kabul etmiyor.

Sonuç: Besinlerde En Çok Ne Bulunur?

Sonuç olarak, besinlerde şeker, tuz, yağ ve işlenmiş gıdaların en çok bulunduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Ancak bu, sadece bu maddelerin ne kadar yaygınlaştığı ile ilgili değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik yapının da bir yansıması. Sağlıklı beslenmenin sadece bireysel bir tercih olmadığını, aynı zamanda sosyal adalet ve ekonomik eşitsizliklerle bağlantılı bir mesele olduğunu anlamamız gerekiyor. Besinlerde ne bulunmalı? diye sorarken, aslında daha derin bir soru sormamız gerek: Sağlıklı gıdalara erişim, toplumun her kesimi için gerçekten eşit mi? Yani, hepimiz sağlıklı olabilir miyiz, yoksa bu bir ayrıcalık mı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
elexbet güncelsplash